<< BLOG

Tarihi Binalarda Dış Cephe Aydınlatması / Ayrım Yaser Talu


Tarihi Binalarda Dış Cephe Aydınlatması / Ayrım Yaser Talu

TARİHİ BİNALARDA DIŞ CEPHE AYDINLATMASI

Genel olarak tarihi binaların dış cephe aydınlatması ile diğer yapıların dış aydınlatmasında benzer prensipler ve hassasiyetler var olmakla birlikte, tarihi binalarda bazı hususların özellikle dikkate alınması gerekmektedir. Bir dış aydınlatma sisteminin kurulması çoğu durumda bir bina yüzeyine ekipman sabitlenmesini gerektirir. Bu durumda tarihi bir binaya yapılacak herhangi bir çalışmanın, tarihi dokuyu bozmamasına veya tahrip etmemesine mutlak önem gösterilmelidir.

Bundan dolayı, binayı en iyi şekilde gösterecek bir aydınlatma tasarımının kararları verilirken, aynı zamanda mümkün olan her yerde ve de mümkün olduğunca asgari müdahale ve geri dönüşüm ilkeleri benimsenmelidir.

Tarihi binalarımız ve anıtlarımızın birçoğu mimarlık ve mühendislik biliminin hayranlık uyandıran örnekleridir. Birçoğu, ustalıkla planlanmış aydınlatma düzenleri ile çarpıcı bir şekilde gece hayata geçirilebilir. Bununla birlikte, incelikli bir yaklaşımla tasarlanmamış uygulamalar, yapının asla görülmesini istemeyeceğimiz kusurlarını vurgulayarak olumsuz sonuçlar verebilir.

Bir bina ya da yapının tarihi eser olarak listenmiş olması dış aydınlatma ile devam edilmesi için yeterli bir sebep olduğu anlamına gelmez. Bir tasarım ile ilerleme kararı alınmadan önce göz önünde bulundurulması gereken birtakım hususlar vardır. Bunlardan en önemlisi, aydınlatma yapılmasına dair gerçek ihtiyacın ne olduğunun altının çizilmesi ve bir sonraki ise, basit bir teknik yaklaşımın faydasız olacağının işin başlangıcında kabul edilmesidir.

Genel olarak tarihi bir binanın dış aydınlatma tasarımının ana hedefleri şunlar olmalıdır;

* binaya, ana mimari unsurları ile birlikte toplumsal ve tarihi önemini de vurgulayacak, ek bir boyut kazandırmak,

* yerleşim bölgesinin gece gökyüzünü iyi bir şekilde gözlemleyebilmesine olanak sağlamak,

* güvenliği destekleyerek bölgede gece ortamının kalitesini ve dolaşım konforunu artırmak,

* yerel ekonomiye fayda sağlayabilmek için bölgeye olan yönlenmeyi ve bölgenin kullanımını artırmak

Bu hedeflere ulaşmada estetik ve teknik yaklaşımlar oldukça önemli olacaktır ve kesinlikle sonucu etkileyecektir.

Mesela, hassasiyet ve duyarlılıkla tasarlanmış incelikli bir dış aydınlatma, şehrin sembolü niteliğindeki bu yapılara ek bir yaşam ve algısalım getirebilir. Mimarinin bir eklentisi olarak, yapının görsel kalitesini artırır, şeklini, renkselliğini ve formunu tamamlar. Böyle bir çalışma yapının ruhunu geri getirerek bölgenin tarihsel kimliğini ortaya çıkarır. Ve yine iyi tasarlanmış ve koordine edilmiş bir dış aydınlatma, doğru ekipman seçimi ile gerçekleştirildiğinde, ışık kirliliği gibi çevresel etkiler minimuma indirilebilir ve enerji verimliliği maksimize edilebilir.

GENEL HASSASİYETLER

Bu bölümde yukarıda bahsetmiş olduğumuz dış aydınlatma tasarımının ana hedefleri ile ilgili estetik ve teknik bazı temel yaklaşımların üzerinde duracağız.     

Mimari Yaklaşım

Tüm bina aydınlatılmalı mı?

Bir binanın tüm katmanlarının ve bölümlerinin aydınlatılması nadiren gereklidir; ki zaten bazı kısımlar ya aydınlatma için uygun değildir ya da görüntülemeye elverişli değildir. Genel olarak, önemli yakın ile uzak gece-görüş bölümlerine odaklanmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Bununla ilintili olarak, gözlemcinin uzaklığı, bakış açısı ve konumu mutlaka tasarım süreci boyunca göz önünde bulundurulmalıdır.

Vurgulanması gereken mimari bir motif veya tekrar eden dekoratif bir düzen var mı?

Bütün binayı aydınlatmak yerine, üçgen alınlıklar (ing. pediment), sütunlar, portikler veya nişler gibi seçilmiş mimari ve heykelimsi unsurları aydınlatmak genellik olarak daha iyi bir yaklaşım olacaktır.

Bu şekilde, binanın mimari motiflerini ve tekrar eden dekoratif şablonlarını ön plana çıkarmak için yapılan dış aydınlatma, mimari detayların algısını ve takdirini artıracaktır.

Aydınlatma planlaması yapılırken çapraz aydınlatma (crosslighting), yukarı doğru aydınlatma (uplighting) ve arka plan aydınlatma (backlighting) prensiplerinin hepsi göz önünde bulundurulmalıdır, ancak özellikle yukarı doğru aydınlatma ışık kirliliği ve çevreye yayılan ışık anlamında sınırlı ve kontrollü olmalıdır.

Tasarımlar görsel anlamda, ışık huzmelerinin sıkı kontrolü ile -mesela panjur ve perdeleme aparatları kullanarak- geliştirilebilir. Böylelikle, hedeflenen alanın dışındaki bölümlerde oluşacak istenmeyen ışık kaçışları ve/veya ikincil gölgeler engellenerek daha etkileyici ve nitelikli bir aydınlatma elde edilir.

Bu tür aparatlar aynı zamanda gece gökyüzüne ışık saçılışını yani ışık kirliliğini azaltmaya da yardımcı olur. Bununla birlikte, özellikle boyut olarak büyük armatürlerdeki kullanımlar, armatürler saklanamadığı takdirde yapının gündüz görünümünü bozabilir.  

Bu da bizi bir sonraki soruya götürür.

Harici ışıklıklar nereye yerleştirilebilir?

Öncelikle, tüm ışıklıkların göze çarpmayacak özellikte, kurulumu ve bakımı kolay ve tarihi dokuyla uyumlu olması oldukça önemlidir. Aydınlatma tasarımı gece istenilen etkiyi verebilecek olsa bile, ışıklıklar etkili bir şekilde gizlenmemiş veya maskelenmemişse, aydınlatma düzeni tekrar gözden geçirilmelidir.

Bazı durumlarda, bina cephesinin dışından ışıklandırma bir çözüm olabilir; Işıklıklar yakınlardaki binalara veya sokak mobilyalarına yerleştirilebilir. Ayrıca, ağaçlar ve çalıların bulunduğu alanlar aydınlatma direklerini gizlemeye elverişli olabilir.

Bitişikte başka mülkler var mı? Çevreden gelen ışık var mı?

Komşu mülkler ve bina çevresi dikkate alınması gereken bir başka husustur. Kırsal alanlarda, çevre aydınlık seviyeleri daha düşük olduğundan, binayı aydınlatmak için daha az ışık gerekecektir. Bu genellikle aydınlatma tasarımlarında göz ardı edilen bir husustur. Oysa hem ilk yatırım maliyetini hem de enerji tüketimini azaltarak kullanım maliyetini düşürecektir.

Bina ne kadar büyük ve ne kadar temiz?

Mevcut çevre aydınlatmasının yanı sıra, binanın yüzeylerinin yansıtma özellikleri de hesaba katılmalıdır. Ayrıca yapı malzemelerinin rengi ve ne ölçüde temiz oldukları göz ardı edilmemelidir. Bir binanın yansıtıcı özelliği ne kadar fazla ise, daha az ve daha düşük güçte aydınlatma armatürüne ihtiyaç duyulacaktır.

Göz önüne alınması gereken çevresel konular var mı?

Aydınlatma, tarihi binaları kendine yuva yapmış bazı hayvanları (örneğin yarasa ve baykuşlar) etkileyebilir. Dolayısı ile önerilen dış aydınlatmanın bu hayvanları etkileyebileceği yerlerde, üreme, kış uykusu ve giriş/çıkış noktaları gibi konuları göz önünde bulundurarak bir etki değerlendirmesi yapılmalıdır. Bu değerlendirmede, ışık seviyelerinin yan sıra, montaj ve bakım kaynaklı olabilecek etkiler de göz önünde bulundurulmalıdır.

Işık kaynağı seçiminde nelere dikkat edilmeli?

Işık kaynağı seçimi yapılırken, kaynağın ışıksal verimliliği dikkate alınması gereken en önemli etkenlerden biridir. Işıksal verimlilik ışık akısının harcanan güce oranı (lumen/watt) olarak tanımlanır. İyi bir lümen/watt oranına sahip bir ışık kaynağı daha az elektrik sarfiyatı istenilen aydınlık seviyelerini sağlayacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir başka konu ışık kaynağının kullanıldığı aydınlatma armatürünün verimliliğidir; ışık çıkış oranı (ing. light output ratio, LOR) olarak ifade edilir. Sistemin toplam verimliliği bununla ilgilidir. Günümüzde LED teknolojisindeki ilerlemelerden dolayı konvansiyonel ampullere göre çok daha verimli ürünler yapılmakta ve projelendirmelerde tercih edilmektedir. 

Işık kaynağı seçimi yapılırken dikkat edilmesi gereken bir başka konu da ışık kaynağının renk sıcaklığı (Kelvin değeri) ve renksel geriverim (ing. colour rendering index, CRI) değerleridir. Binanın yüzey renklerini doğru göstermenin kritik olduğu durumlarda yüksek CRI değerli ışık kaynakları kullanılmadır. Renk sıcaklığı seçimi aydınlatma tasarımcısının uhdesindedir. Bununla birlikte, planlama yapılırken renk sıcaklığının bina malzemeleri üzerindeki etkileri hesaba katılmalıdır.

Tasarımcı bölgedeki sokak aydınlatmasının hem rengini hem de seviyesini hesaba katmalıdır. Gerektiği durumlarda ilgili yerel yönetim ile görüşülerek sokak aydınlatmalarında değişiklikler talep edilebilir.

Dış aydınlatmada tasarımında, etkiyi artırmak için, çevre aydınlatmasında kullanılan lambaların ışık renginden farklı bir seçime gidilerek kontrast oluşturulabilir. Bu da gerekli armatür sayısını ve elektrik gücünü düşürebilir. Ayrıca renksel geriverimin etkisini hayal etmek de zor olabilir, bu nedenle göz önünde bulundurulan seçenekler ile saha denemelerinin yapılması yararlı olacaktır.

Aydınlatma seviyeleri nasıl belirlenir?

Aydınlık seviyeleri belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken birçok etken vardır.

Binanın bulunduğu alandaki çevre aydınlatması ve çevredeki diğer binaların aydınlatması mutlaka dikkate alınmalıdır. LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) yeşil bina derecelendirme sisteminde 4 ana ‘aydınlatma zon’u belirlenmiştir; LZ1 (Karanlık), LZ2 (Düşük), LZ3 (Orta) ve LZ4 (Yüksek). LZ1 park ve kırsal alan aydınlatma zonu, LZ2 Konut yerleşim alanı aydınlatma zonu, LZ3 ticari, endüstriyel alanlar ve yüksek yoğunluklu konut alanları ve LZ4 ana şehir merkezleri ve eğlence bölgeleri aydınlatma zonudur. (LZ0 hiçbir çevre aydınlatmasının olmadığı alanlardır). Planlama esnasında öncelikle binanın hangi zonda olduğu tespit edilmelidir ve aydınlık seviyeleri buna göre belirlenmelidir.

Ayrıca, aydınlık seviyesi belirlemede bir başka önemli unsur da bina yüzeylerinin yansıtma katsayılarının, mesela açık ve koyu tonlardaki malzemelerde farklıdır, tespit edilmesi olacaktır.

Binanın bulunduğu zon ve yüzey yansıtma katsayıları doğru olarak tespit edildikten sonra, ortamdaki aktivite yoğunluğu belirlenmelidir. Burada sınıflandırmayı yüksek aktivite, orta aktivite ve düşük aktivite olarak üçe ayırabiliriz. Aydınlık seviyeleri aktiviteye bağlı olarak sırasıyla yüksekten düşüğe doğru olacaktır.

Tüm bu etkenlere bağlı olarak aydınlatma seviyelerine karar verilirken, planlanmış olan aydınlatmaya ulaşmak için gereken ışık miktarı kesinlikle limitlerinde kullanılmalıdır.

Tasarım aşamasında unutulmaması gereken bir başka kritik nokta ise önemli mimari unsurlar ile yapının geri kalanı arasında görsel hiyerarşinin oluşturulması olacaktır.

Sonuç olarak, aydınlık ya da karanlık algı ile ilgilidir. Düşük aydınlatma seviyelerinin olduğu bir bölge ile aydınlatma seviyelerinin yüksek olduğu bir bölgede aynı bina aydınlatması farklı sonuçlar doğuracaktır.

Kontrol sistemine ihtiyaç var mı?

Dış aydınlatmada kontrol sistemlerinin kullanılması hem enerji tasarrufu anlamında, farklı zaman dilimlerinde farklı aydınlık seviyeleri uygulaması ile, hem de çeşitli aydınlatma senaryoları oluşturma da önemli avantajlar sağlayabilir. Bahsedilen zaman dilimleri mevsimsel olarak ve de aktivite yoğunluğuna bağlı olarak belirlenir. Çevre aktivitesinin düşük olduğu geç saatlerde aydınlık seviyeleri düşürülebilir veya sadece bazı bölümlerin aydınlık kalacağı farklı senaryolar oluşturulabilir.

3D modelleme gerekli mi?

İyi bir aydınlatma tasarımı hassas bir denge gerektirir. Zihinde canlandırılan aydınlatma ve bunun devamında yapılan 2 boyutlu çalışmalar kimi zaman uygulamada başarılı sonuçlar vermeyebilir. Yüzey aydınlık seviyeleri arasındaki harmoni, seçilen renk sıcaklıklarının yüzeyler üzerindeki etkileri ve başarılı kontrastlar oluşturulması iyi bir 3D modelleme üzerinden alınan foto-realistik görseller sayesinde önceden görülebilir. 

AYDINLATMA TÜRLERİ

Çoğu dış aydınlatmayı üç temel gruba ayırabiliriz.

Konvansiyonel Harici Aydınlatma

Bu tür aydınlatmalarda bina yüzeyinde homojen ışık sağlamak amaçlı yüksek güçte ve geniş ışık dağılımlı projektörler kullanır.

Geleneksel dış aydınlatma düzenleri genellikle iyi bir sonuç vermez, çünkü bina yüzeyinde iyi bir ışık dağılımı elde etmek için aydınlatma armatürler binadan uzağa yerleştirilir ve mimari özelliklerin gün ışığında olduğu gibi görünmesi için konumlandırılır. Bu en başta bina önünde bir alan bırakılması anlamına gelir ki bu da binaya giren ve çıkan insanları rahatsız etmemesi için armatürlerin çok dikkatle yerleştirilmesi gerekliliğini doğurur. Bu düzenleme büyük binalar için başarılı olabilir, ancak daha küçük ve sıkışık mekanlarda uygun olmayabilir. Böyle durumlarda ürünler yere gömülerek ya da bir mahfaza içine yerleştirilerek kullanılabilir veya yakındaki sokak mobilyaları ile binaların üzerine yerleştirilebilir.

Mimari Aydınlatma

Bu seçenekte, ayrıntıları aydınlatmak için çoğunlukla cepheye yerleştirilen küçük, gizlenebilir aydınlatma armatürleri kullanılır.

Mimari aydınlatma, binanın gündüz görüntüsünü vermek için değil, çok daha farklı ve seçici bir görünüm sunmak için tasarlanmalıdır. Bu tür aydınlatmalarda mimari özellikler ve detaylar ışıksal verimliliği yüksek mini projektörler ve doğrusal aydınlatma armatürleri ile gerçekleştirilebilir. Bununla beraber, uygulama bina üzerinde olacağı için, montaj dokuya zarar vermeyecek şekilde dikkatlice planlanmalıdır.

Dinamik Aydınlatma

Bu seçimde renkli ışık, hareketli aydınlatma şablonları veya yansıtılmış görüntüler üretmek için teatral tarzda aydınlatma armatürlerinden faydalanır.

Dinamik aydınlatma kullanımı sınırlıdır; daha çok binanın düz ve sade olduğu yerlerde özel günler ve kutlamalar için uygulanır. Kalıcı bir dinamik gösterim hızlı bir şekilde sıkıcı olabilir, bu yüzden kısa süreler için dinamik aydınlatma kullanmak daha iyi olacaktır.

ÇEVRE, GÜVENLİK VE KARANLIK GÖKYÜZÜ

Bu bölümde daha önce bahsedilen bazı konular daha ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Çevre, güvenlik ve karanlık gökyüzü (ışık kirliliği), her biri farklı hassasiyetlerde önemli konulardır.

Çevreye etkiler

Dış aydınlatma, çeşitli bitki ve hayvanlar için son derece rahatsız edici olabilir. Aşırı ışık, sirkadiyen ritimlerini (doğal yaşam ve üreme ritimleri) bozarak yarasa, kurbağa, kertenkele ve bazı kuşlar gibi geceleri aktif yaşayan türlerin (ing. nokturnal species) yaşamları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.

Işık aynı zamanda baykuşlar gibi gece avlanan kuşlarının beslenme ortamlarını da etkileyebilir. Ayrıca diğer kuşları, yanlış gündoğumu etkisi ile uyku düzenlerini bozarak, tehlikeye atabilir. Hayvanların yanı sıra ağaçlar ve gece haşaratları da etkilenir. Birbirine bağımlı ve ilişkili ekosistemlerinin etkilenmesi doğal mevsimsel varyasyonları bozabilir. Güveler gibi böceklerin sayısının azalması, kuş ve hayvanların besin arzını azaltır.

Güvenlik

Daha fazla ışığın suçu kesin olarak azaltacağı veya ortadan kaldıracağı görüşü genellikle dış aydınlatma gerekliliği için bir neden olarak gösterilse de bunu destekleyecek istatistik bir kanıt bulunmamaktadır. Bununla birlikte kriterlere uygun bir şekilde yapılmış bir dış aydınlatma, suça karşı caydırıcı olabilir ve yayalarda güvenlik hissini artırarak suça maruz kalma korkularını hafifletilebilir.

Ancak kötü konumlandırılmış veya yanlış yönlendirilmiş ışıklar yoldan geçen kişilerin gözlerinde yoğun kamaşma oluşturması neticesinde derin gölgeli alanlar yaratabilir ki bu da suça maruz kalma endişesini artıracaktır. İyi konumlandırılmış ve yönlendirilmiş armatürler, aşırı aydınlatmaya nazaran suçluları caydırmak için daha etkili olabilir.

Ayrıca, hareket detektörleri, aydınlatma sisteminin normal çalışma saatleri dışında gelen davetsiz misafirleri caydırmak için kullanılabilir.

Karanlık Gökyüzü

‘Işık kirliliği’ diğer bir değişle gökyüzündeki parlaklık, havadaki toz ve suya ait aerosol parçacıklarının, yapay aydınlatmadan gelen ışığı saçmasıyla oluşmaktadır. Bu ışık, gece boşa yanan reklam tabelaları, ekran aydınlatmaları ve kötü tasarlanmış dış aydınlatmalardan kaynaklanmaktadır.

Işık kirliliği, gece gökyüzünün, içinde yaşadığımız evrenin net bir şekilde algılanmasını engeller. Ayrıca özellikle büyük şehirlerde yaşayan profesyonel veya amatör gökyüzü gözlemcilerini de olumsuz yönde etkileyecektir.

Kötü tasarlanmış bir dış aydınlatma düzeninden saçılan ışık, örneğin bir pencereden giren ışığın hane sahiplerinin uykularını engellemesi gibi, insanlarda büyük rahatsızlık yaratabilir. Bu aynı zamanda boşa harcanan elektrik enerjisi ve sera gazı emisyonuna katkı anlamına da gelmektedir.

Bu konu, yerel yönetimlerce dikkate alınmalı ve konu ile ilgili yönetmelikler hazırlanmalıdır.

MONTAJ ve BAKIM KONULARI

Dış aydınlatma uygulamasında eğer ürünler binaya monte edilecekse çok daha dikkatli olunması gerekir. Dikkatlice düşünülmeden yapılan uygulamalarda armatürler cephenin görünümünü bozmakla kalmaz aynı zamanda montajları yapının dokusuna kalıcı zararlar da verebilir.  Ürünün yeri belirlenirken her zaman üzerine monte edileceği malzeme dikkate alınmalıdır. Gereksiz tahribattan kaçınmak için, delme işlemi taş ve tuğla yerine derzlere yapılmalıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda özel çözümler üretilmelidir.

Bir önemli konu da bakımdır. Bununla birlikte, genellikle gereksiz bir harcama olarak görülmekte ve ihmal edilmektedir. Oysa düzenli olarak bakım yapılmazsa, nihai montajın güvenliği ve ona bağlı olarak binanın aydınlatması ciddi şekilde tehlikeye düşecektir. İhmal, kaçınılmaz olarak sistemin bozulmasına neden olacak ve uzun vadede ekonomik olmayacaktır. Aydınlatma bakımı, bina onarım ve bakım planlanması içinde mutlaka yer almalıdır. Donanımların kontrol edilip temizlendiği ve arızalı armatürlerin ve lambaların değiştirildiği düzenli kontroller yapılmalıdır (genelde her 3-6 ayda bir).

Erişim zor ve pahalıysa, bakımın düzenli olması daha az olasıdır. Aydınlatma armatürlerine ulaşmak için özel ekipman veya personel gerekiyorsa, lambaları değiştirmek veya temizlemek daha zorlayıcı olacaktır. Bu yüzden kolay montaj ile armatürlerin gizlenmesi arasında bir denge olması gerekir.

ÖRNEK ÇALIŞMA

Dış cephe aydınlatma tasarımı ile ilgili yukarıda altını çizdiğimiz bazı konulara örnek oluşturması adına bu yıl üç büyük uluslararası dış cephe aydınlatma tasarım ödülü alan Kırıkkale Nur Camii’ni inceleyebiliriz.

Kırıkkale Nur Camii

Camii Hakkında   

Kırıkkale Merkez Nur Cami’nin aslı 4.560 m2’lik bir arsa üzerinde 1952 yılında 1.500 kişi kapasitesi ile sakıflı (kırma) çatılı olarak inşa edilmiş. Ancak 2007 yılında siyasi idarenin takdiri ile eski camiinin yerine ihtiyaçlara cevap verecek Kırıkkale’nin sembolü olacak klasik Osmanlı üslubunda büyük bir cami yapılmasına karar verilmiş. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından toplam 9.200 m2 arsa alanı üzerine inşa edilen cami Mimar Sinan’ın ustalık dönemi eseri olan Edirne Selimiye Cami’inden esinlenilerek projelendirilmiş.

Caminin bir ana kubbe, 4 çeyrek kubbe, 12 tonozu ve 5 son cemaat kubbesi bulunuyor. Ana kubbenin yüksekliği 32 m, iç çapı ise 20 m. Caminin 26.000 m2 kapalı alanı bulunuyor. Kapalı alanda 4.000, açık alanda 6.000 kişi olmak üzere toplam 10.000 kişi namaz kılabiliyor.

Caminin ana kütlesi üç kademe ile ve ihramî bir yükselişle biçimlenmiş. Böylece abidevî bir görünüş kazanmış. Pencerelerin çevrelediği kubbe kasnağının üzerine ana kubbe oturtulmuş. Kubbe görünüşlerini tamamlayan alemler, özel olarak tasarlanmış ve bakır levhalardan dövülerek titiz bir işçilikle biçimlendirilmiş. Ana kubbe aleminin kazanı, dilimli olarak yapılmış ve armudilerle geçilerek uyum içerisinde lale ile tamamlanmış.

Dış Cephe Aydınlatma Tasarımı

Aydınlatma tasarım yaklaşımı, caminin manevi kimliğini vurgulamak ve Kırıkkale şehir için bir simge oluşturmak üzere kurgulanmış. Aydınlatma tasarım ekibi, kendi aydınlatma uygulamaları ile mimari elemanları vurgulayıp yapıya derinlik katarak ve mümkün olduğunca yüzeyleri ve malzemeleri ayırt ettirerek bu görkemli yapıyı güçlendirmek ve tanımlamak istemiş.

Renk sıcaklıkları, aşağıdan yukarıya devam eden bu karmaşık yüzeyler arasında ince geçişler sağlayabilmek için dikkatlice seçilmiş. Ana kubbe ılık beyaz ton ile aydınlatılırken, kubbe kasnağı pencereleri ve fil ayaklarında sıcak beyaz kullanılmış, spotlar ve yüzey yıkayıcı ürünler süper sıcak beyaz seçilerek yapı boyunca birçok farklı noktada mistik bir görünüm ve kontrast oluşturulmuş, gölgede kalan Alem’ler üzerinde yaratılan ışık parıltıları ile bu desteklenmiş.

Işık ve gölge kullanımı yapıya form ve tanım veriyor. Çeyrek kubbeler gölgede bırakılarak kubbe altı pencereler belirginleştirilmiş. Büyük pencereler dar açılı ışık huzmeleri ile tanımlanarak aralarında keskin karanlık yüzeyler oluşturulmuş. Aydınlatılan yüzeyler arasında ahenk sağlayabilmek için farklı optikler ve güçlerde ışıklıklar kullanılmış. Her şerefe altında dahi aydınlık seviyelerinin aynı olması hedeflenmiş.

Mimarinin gündüz görünümünü korumak amacı ile ürünler yüzeyler ile aynı renkte boyanmış ve mümkün olduğunca oyuklara ve saksı arkalarına yerleştirilmiş.

Enerji tüketimi LED ürün kullanımı ve farklı zaman dilimlerinde uygulanan opsiyonel aydınlatma senaryoları ile minimize edilmiş. Gece ışık senaryosu gökyüzünü koruyarak güzel ve duyarlı bir denge oluşturmuş.

Proje, ABD merkezli IALD International Lighting Design Awards’ta “Liyakat Ödülü (ing. Award of Merit) ” ve A.L Light & Architecture Design Awards’ta “Övgüye Değer Başarı Ödülü (ing.Commandable Achievment)”nü aldıktan sonra, İngiltere merkezli Darc Awards’ta da dış aydınlatma kategorisinde “Dünyanın En İyi İkinci Aydınlatma Tasarımı” seçildi.

IALD jüri heyetinin bir değerlendirmesinde “Tam anlamıyla ideal seviyede bir ışık uygulaması ile ‘sıcak’ ve ‘beyaz’ ışığın dengeli kullanımı, cephe elemanlarının karakterini tamamlamış” denilmiştir.

Bir başka jüri değerlendirmesinde “Caminin estetik ve hassas 3 boyutlu modellemesi, mimari formu güçlendirecek bir aydınlatma çözümüne olanak sağlamış ve renk sıcaklıkları seçiminde planlı ve başarılı bir yaklaşıma imkan vermiştir” denilmiştir.

A.L Light & Architecture Design Awards’da jüri tam anlamıyla “doğru denge”, “aydınlatılacak yüzeylerin doğru seçimi”, “çok iyi renk sıcaklığı seçimi” ve “tam kararında kontrast” yorumunda bulunmuştur.

Proje Künyesi:

Aydınlatma Tasarımı : Ayrım Yaser Talu, ZEVE Aydınlatma Tasarım Stüdyosu

Mimar                        : Necip Dinç

3D Görselleştirme     : Kenan Akifoğlu / ZEVE Aydınlatma Tasarım Stüdyosu

Proje Koordinatörü    : Bekir Gerek / Kırıkkale İl Müftüsü / TDV Şube Başkanı

Proje Danışmanı       : Rahmi Çelik

Fotoğraf                    : İdris Ekinci